29 Aralık 2015 Salı

Acı Deniz



Kitabın Adı: Acı Deniz
Yazarı: Fatma Karabıyık Barbarosoğlu
Yayınevi: İz Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 128

"Yol eri olmanın -eri?- ona yüklediği hiçbir şey yokmuşcasına rahat. Ya yüklendiği bir şey yok ya da hiçbir yükü hissetmeyecek kadar mest."

"Yol erinin azığı yaş bir odun parçasıyla tartılır. Odun kurudukça yol erinin ekmeği de buna bağlı olarak azalır."

"Kaçışlar götürmez seni menzile. Menzile ulaşabilmek için yola çıkmayı murad edinmelisin."

"Ben hep başka yerdeyim. Ne onların içinde ne kendi içimdeyim."

"İnsan ruhunun ikizini sadece aşkın kendini her şeyden ayıran renginde mi bulabilir?"

"Beni mahveden şeyin beğenilmemek değil, anlaşılmamak olduğunu anlatmalıyım."

"İyi yazar olmanın şartı önce kendi mektuplarının kendi gönlüne ulaşmasına bağlıydı."

"Neden kitaplardaki insanlar şu gördüğüm insanlardan daha gerçek?"

"Birisini sevmek onu düşünmek mi?"

"Sana gerçekten seni sunacak olan mü'min gönülleridir. Güzel insanların gönüllerinde bulduğun görüntün sana aittir. Bundan sonra seni senden saklayacak aynalara bakma. İnsanların yüzlerine bak. Karşındakinin görüntüsünde gördüğün kendinsin. Unutma. Karşındakinin görüntüsünde gördüğün kendinsin."

"Kalem Bitti

Kurşun kalemde bir ahşap sıcaklığı vardı. O, mahrem duyguların süvarisi idi. İçten geldiği gibi yazılan, yazılıp da kağıtla bile paylaşılmaya kıyılamayan duyguların....
Yaşanılanı yazmak için bire bir idi kurşun kalem. Sonra sus payı gibi üzerinde gezdirilen silgi. Kalemin derdi içindedir. Sahibi sırrı kendisiyle paylaşmış, sırrı onun incecik gövdesine yüklemiştir. Taşıyabilir mi o narin gövde bunu?....
Buna mukabil tükenmez kalem pervasız ve vurdum duymazdır. Ne hürmetkardır, ne itaatkar... İki parmağım gözüne diye yazıyı adeta dürte dürte sunar. Mahremiyete hiç saygısı yoktur. Buradaydı ama karaladım der gibi saklananın yerini gösterir.
Dolma kalem adının ve görüntüsünün aksine kaprisli bir sevgilidir. Her duygu ve düşünce için ayrı tavırlar ister. O tavırlar, inceli kalınlı uçlarla dile gelir. Her zaman asildir. Sahibi için masanın üzerinde daima bir merasim hazırlar. Çantayı, çekmeceyi beğenmez o. Sürekli cepte gezmek ister.
Kalemlere veda... Hanım sultanlara dair bir selam saklasın Topkapı Sarayı'nda; sedef kakmalı yazı takımları... Kalem bitti... Devir, okuma- yazma emirlerinin uygulandığı devir. Sılaya hasret yok. O hasretten yarına devredebilecek duyguların barınağı mektuplar da...Telgrafın tellerine kuşlar konmuyor! Telefonun tellerine sevgiler, özlemler konuyor. Bir gönülden bir gönüle tellerin üstünde büyüsü kalır mı kelimelerin?
Aşklar günübirlik; gençlik, sevgilisi için bile eline kalem almaya üşeniyor. Postacılar beyannameler, çekler, protestolar ve üç kelimelik bayram kartları taşır. Mektup mu? Unutulmuş... Yazılacak ne kaldı ki! Memur kafalı daktilo tuşlarından ukala bilgisayarlara uzanan bir hükümranlıkta...."


Ölümle Başlayan Hayat



Kitabın Adı: Ölümle Başlayan Hayat
Yazarı: Cemal Kamacı
Yayınevi: Milsan Basın Sanayi
Sayfa Sayısı: 152

"Yoksa senden övgü ile bahsedenlerden çılgınca neyi alkışladığını bilmeyenlerden yardım mı isteyeceksin?"

"Batılının insanımızın beyninde oluşturduğu, kendilerine ait sahte ve mutsuz kalıplarını yıkıp yerine, İslam'ın özünden fışkıran Kur'ani ahlak ölçüleri kurmalıyız."

"İnancımın hakim olmadığı bir ortamda başkalarına ait yayınları seyredemem."

"Önemli olan, batılı oyunların hem tuzağına düşmemek hem de onlara karşı koyacağız derken her şeyi reddetmeye kalkmamaktır.Yani, bir meselenin yanlış yönlendirilmesi, onun tamamen inkarını gerektirmez. İslam dini, bir dünya görüşü olarak, beşeri faaliyetleri inkar etmez, onu insanın yaratılış gayesine en uygun hale getirir; yeni baştan düzenler....."

"Dünyada her nimeti bıraksam ne çıkar ki?
Orda O varken, burda bırakılmaz ne var ki?"

"Ne görsem, ötesinde hasret çektiğim diyar;
Kavuşmak nasıl olmaz, mademki ayrılık var?"